31 Mart 2016 Perşembe

ZAMANE AŞIKLARINA


Açın meydanı açılın beyler
Mecliste aşıklar sıralanacak
Öyle bir kelam edecekler ki bize
Kainatın sır perdesi aralanacak

Biri mazmun verip kuracak tuzağı
Diğeri sokmaya çalışacak kazığı
Öküz altında onca arayıp buzağı
İçlerinden biri fena karalanacak

İğneyi lebine tutturacak da biri
Ezbere konuşacak lebdeğmez piri
Okursan kırk sene sen de aynı şiiri
O iğneyle o dudak nasıl yaralanacak

Modernîyim almadım hakikatten ben de payı
Gezmiyorum da sen gibi şairim diye dayı
Böylece derviş olamadan giyemeden hırkayı
O çirkin ceket senin sırtında paralanacak

KALMAMIŞ

Göçmüş Anadolu'nun eski aşıkları
Ustadan alınacak el kalmamış
Tezeneler unutmuş eski hakikati
Gönlümüzü titretecek tel kalmamış

Maişet için gelmez gönülden hak sözü
Dil kirliyse nasıl söylesin pak sözü
Hepinizin de hakikatten uzak sözü
O eski şarkı o eski gazel kalmamış

Hakikî aşık olan alkışı parayı neyler
Marifetiniz yalnızca cühelayı eyler
Fazla kirlenmişsiniz, silkelenin beyler
Tozunuzu savuracak kudrette yel kalmamış

Bu kültür Yunuslar, Pir Sultanlar yapısı
Böyle mi korunur şimdi aşıklığın tapusu
Açılmış bir kere şu hanın ikinci kapısı
Hasılı memlekette çeyrek Veysel kalmamış.