19 Kasım 2016 Cumartesi


Dilin pâk söyler amma gönlün tâhir değil
Çeşmin parıldar lakin şavk-ı cevâhir değil
Böyle düzen görülmemiş mülk-i küffarda dahi
Böyle adem cümle küffar içinde zâhir değil
Maarifetin var sanar maariften anlamayan
İblis dahi şeytanlıkta sen gibi mâhir değil
Bırak dünya hırsını, biraz insan ol artık
Herkes ölecek yaştadır, sanma gün âhir değil

13 Kasım 2016 Pazar

Bırakmadılar


Yıllardır geceler böyle uykusuz, şafaksız
Gündüzlere uyanacak mecâl bırakmadılar
Belki geceler haklıdır gündüzler haksız
Gündüzler için hayırlı âmâl bırakmadılar

Gurbete mi yansın yanan, bu tuhaf işe mi
Gördüğüne mi inansın kurduğu düşe mi
Ellemeyin n'olur dedim bari şu gam köşemi
Çekilecek gâm, kurulacak hayâl bırakmadılar

Kırılmam, gücenmem ki kırılmak kibirdir
Ne varsa belâ, cezâ, safâ..  kaynağı birdir
Lakin unutma, katî mekan yalnız kabirdir
Sultan Süleyman'da dahi ikbâl bırakmadılar

Belâgât ehli değilsem de ferâgatin ehliyim
Sayın ki bir çalgıcının medreseye dahliyim
Bunların kurduğu dinin de Ebû Cehliyim
Mazlûma bir parlak istikbâl bırakmadılar

Yıllarca gönlümü ben bu değirmenlerde ezdim
Firkâtle mayaladım da ruhumu, gurbetler gezdim
Tam şair edecektim gönlümü, vallahi bezdim
Ağzımdan çıkarmadık kıyl ü kâl bırakmadılar.

Madem düzen böyle, buymuş modern tasarım
Ne üzerim bundan sonra kendimi ne kasarım
Otururum bir köşede işte böylece susarım
Adamda konuşup sövecek hâl bırakmadılar











26 Eylül 2016 Pazartesi

Sûr




Ezelden teslim olmuşuz, yap ne yaparsan
Yandı bir kere gözlerimiz aşkının nurundan
Öl desen ölürüz, kıyameti bile koparsan
Rindâneyiz, sermest oluruz nağme-i sûrundan

Yetişmezse de o cânan artık imdâda
Bürünür ruhumu okşayan bir ılık bâda
Bir gamzesi bile böyle geldikçe yâda
Gönlümüz fariğ olmaz neşe-i sürurundan

18 Ağustos 2016 Perşembe

Ümran'a

Anlamıyorlar çocuk, anlamıyorlar.
O toprakların altındakini
Üstündekinden değerli sanıyorlar.
Üstünde senin gülüp koşamadığın
Hayaller kuramadığın
Karnını bile doyuramadığın o toprağı
Sırf altında petrol var diye
Değerli sanıyorlar.
Senin o cennet kokan avuçlarında
Barut biriktiriyolar, kan biriktiriyolar.
Oysa ne senin gözlerinden kıymetli bir cevher
Ne de düşlerinden kıymetli bir mülk var.
Kökü kurusun o kara suyun ki
Dünyanın bütün petrolünü yaksak
Yakamaz yüreklerimizi
Senin o mübarek başındaki kan kadar.

28 Temmuz 2016 Perşembe

Akif'e Arz-ı Hâl

Kalkıp da kabrinden şimdi görsen vatanı
Fakr ü zarûret içinde Asım'ın nesli.
İnadına mebus seçtik devleti satanı
Başımıza sultan oldu hasmının nesli
Dünün cühelâsı çıktı bugün âlim oldu
Şefkat makamındakiler bile zalim oldu
Kalemini satanlar halka muallim oldu
İki satır okumuyor Ahmet Rasim'in nesli
Ben dindar sen dinsiz diye bölmekteler ulusu
O mübarek mevki olur mu siyaset konusu
Okumazlar Rûmî'yi, anlamazlar Yunus'u
İslam'a da zulmediyor Molla Kasım'ın nesli

Hak paylarken her kulun bahtını,
Bize bu bozuk yazı mı düştü?
Derdin elemin fazlası var da
Saadetin neş'enin azı mı düştü?

Eller gülmede ağızlar dolusu.
Kiminin yatı var kiminin yalısı.
Herkesin koynunda uyur balası,
Bize şu kırık aşık sazı mı düştü?

Kimi dünyadan büyük paye aldı.
Kimine atadan han hamam kaldı.
Kimi şen oynadı kimi şen çaldı.
Bize Garîb'in hicazı mı düştü?

Değirmen kursak kesiliverir suyu.
Ekin eksek kurur nice dipsiz kuyu.
Talih yosmasının binbir türlü huyu;
Ellere vuslatı nasip, bize nazı mı düştü?

Be gâfil, var hele şu gözlere bakmaya!
Nice gözyaşı var, mecal yok akmaya.
Sen layık değilken verdiği bir lokmaya,
Ettiğin bu lakırdıya Hâk razı mı düştü?

Neşem, sevincim, cümle ümitlerim
Hepsi bir bir sırra kadem bastılar
Bir acı hüküm verdi bu şehir tek celsede
Gençliğimi buzdan bir darağacına astılar



Ötme penceremdeki şaşkın kuş
Bahar mı geldi sanki, seher mi?
Uyandırma uyku ehini, sus!
Bu şehir hiç uyanmaya değer mi!

Sen ne durursun ki bu viranede?
Yapraksız çiçeksiz dallar, hala kış...
Senin kanatların var hem de,
Uçsana buralardan şaşkın kuş!


Karıştı yağmurun sesine bir içli sâbâ
Tûluğ kara bulutların ardına saklandı
Gecenin ehli yattı bir kör uykuya
Gündüz ehli ufak ufak ayaklandı

Seher vakti bir şuh, bir kutlu zaman
Yıldızlara örtüdür, kandillere imtihan
Fikrim bedenime nasıl zorba bir sultan
Fersiz gözlerime uyku ezelden yasaklandı.

Var eden ki zâr ettirir
Bil ki zârdan kâr ettirir
Gam verip sevdiği kula
Çekeni âna yar ettirir


İsyan ile kaybolsam da ummanlar içinde
Yok senden gayrı sığınacak bir limanım
Birkaç sevenim var ağlayanlar içinde
Bu yüzden Ebu Cehil'den hallice imanım

Kıyametten korkuyorum, kıyamda değilim
Ölümden korkuyorum öldüremedim nefsimi
Zaman aslında tam da tövbelerin mevsimi
Lakin yazık ki ben hala o gamda değilim.

Can böyle yanarken şükretmek..
Belki ehline yakışır amma
Bizdeki düpedüz riyakarlık
Gök kubbe bir koca demir parmaklık
Volta niyetine tüm seferlerimiz
Tüm eş dost gardiyan, haneler koğuş
Ömür dediğin şey bir uzun mahkumiyet
Bir çocuklar özgür, bir onlar için var hürriyet.

31 Mart 2016 Perşembe

ZAMANE AŞIKLARINA


Açın meydanı açılın beyler
Mecliste aşıklar sıralanacak
Öyle bir kelam edecekler ki bize
Kainatın sır perdesi aralanacak

Biri mazmun verip kuracak tuzağı
Diğeri sokmaya çalışacak kazığı
Öküz altında onca arayıp buzağı
İçlerinden biri fena karalanacak

İğneyi lebine tutturacak da biri
Ezbere konuşacak lebdeğmez piri
Okursan kırk sene sen de aynı şiiri
O iğneyle o dudak nasıl yaralanacak

Modernîyim almadım hakikatten ben de payı
Gezmiyorum da sen gibi şairim diye dayı
Böylece derviş olamadan giyemeden hırkayı
O çirkin ceket senin sırtında paralanacak

KALMAMIŞ

Göçmüş Anadolu'nun eski aşıkları
Ustadan alınacak el kalmamış
Tezeneler unutmuş eski hakikati
Gönlümüzü titretecek tel kalmamış

Maişet için gelmez gönülden hak sözü
Dil kirliyse nasıl söylesin pak sözü
Hepinizin de hakikatten uzak sözü
O eski şarkı o eski gazel kalmamış

Hakikî aşık olan alkışı parayı neyler
Marifetiniz yalnızca cühelayı eyler
Fazla kirlenmişsiniz, silkelenin beyler
Tozunuzu savuracak kudrette yel kalmamış

Bu kültür Yunuslar, Pir Sultanlar yapısı
Böyle mi korunur şimdi aşıklığın tapusu
Açılmış bir kere şu hanın ikinci kapısı
Hasılı memlekette çeyrek Veysel kalmamış.

31 Ocak 2016 Pazar



Oğlum..

Sorma bana sakın kimsin sen diye
Yakının değilim lakin sana yaban değilim
Bir sevda çekerim asırlardır üzerimde
Dünya yükünü çeken köhne saban değilim

Ne kokunu biliyorum senin ne de adını
Ne babalık zevkini biliyorum ne evlat tadını
Bir başka ilkimde dolduracaksın miadını
Edineceğin yurt, gezeceğin oban değilim

Çıkıp biz de seninle bir mayıs kırlara
Doysaydık sümbüllerden gelen ıtırlara
Bütün hayaller artık saklandı satırlara
Sen benim oğlumsun, ben baban değilim


21 Ocak 2016 Perşembe

Bursa'ya Özlem




Değişmem güldüğüm yıllara burada
Sende hıçkırıkla aldığım bir nefesi
Bülbül gibi göçsem bir erguvan dalında
Terk edip ben de bu kardan kafesi

Ne yerine cihanda başka şehir koyulur
Ne de sende geçen ömre doyulur
Belki bu yüzden minarelerinden duyulur
Hala ecdâdın bin yıllık o gür sesi

Şimdi sevda çekenler gibi yüreğim elemdedir
Bedenim başka, ruhum bambaşka alemdedir
Toprağına bakmayan iki gözüm nemdedir.
Senden uzakta olmaz gönlümün eğlencesi

Buralar bana çöl, buralar çok ıssız,
Gündüzü senin akşamından ışıksız
Bu şehirde hatıralarımla bir ben varız
Sanki bizden başka yok hiç kimsesi

Kimler arşınlamadı bitmeyesi yollarını
Kimler hasretinle tüketti nice yıllarını
Benim de üzerime uzat o yeşil dallarını
Şefkatle sarsın beni ulu çınarlarının gölgesi

"Varır elbet her şey" der arifân olacağına
Lakin, kaç asır sürer buradan kavuşmak sıcağına
Bir gün beni de bilmem alır mısın kucağına
Sen gurbet kuşlarının o iffetli annesi

Toprağına ipekten rahmet yağar yağmurda
Sırr-ı Hâlik görünür sende bir avuç çamurda
Yaşamak kıyam ile durmak ise huzurda
Bursa olmalı insanın pâyinde seccâdesi





















16 Ocak 2016 Cumartesi

Birine





Diğer kusurların bağlamaz bizi
Ama insanlıkta tamam değilsin
Ahlakta, edepte daha toysun da
Şerefsizlikte hiç de ham değilsin
Senden öğrendik kötü insan neymiş
Şeytana edilen salih iman neymiş
Sen fark ettirdin ahir zaman neymiş
İblisin dahi kuracağı nizam değilsin
Nasıl aziz sandılar senin gibi zelili
Her davranışın melanetinin delili
Sen ki ahir zamanın Ebu Cehili,
Cemaatin var ama imam değilsin
Herkesle ettin de böyle kötü arayı
Paylaştın iblisle kötülükte sırayı
Bırak kâşaneleri, bırak sarayı
Öküzün dahi s.çacağı dam değilsin
Ağzımı bedduadan senelerce sakındım
Gönül lisânı ile yalnız hakka yakındım
Beni de isyan ettirdin vallahi tükendim
Bir mel'un itsin ancak, adam değilsin.