30 Ekim 2015 Cuma
Kabülümsün
Ben gururumu yolunda un ufak ettim ezelden
Gururum bir daha kırılsa da gel kabülümsün
Dostlar hoş bakmasalar da ettiğim yeminden
Anam babam buna darılsa da gel kabülümsün
Gelinliğinin beyazı bana kısmet olmasa da
Elinde çeyiz diye bir kuru nimet olmasa da
Güzel gözlerinden başka bir ziynet olmasa da
Hanem ortadan ikiye yarılsa da gel kabulümsün
Bilmiyorum kaç senedir hayalini kurduğum
Pişmanlıktan başımı duvarlara vurduğum
Çoktur huzurunda el pençe durduğum
Gönlüm böyle yorulsa da gel kabülümsün
Çıkarız bir daha sonu bilinmez bir yola
Hakka sığınmaktır aşkta vacip olan kula
Yorulursak kabirde bir mahşerlik mola
Yolundan kabre varılsa da gel kabulümsün
Yuva diye başka bir kapının kadını olmuşsan da
Bir zaman saadeti o yuvanın içinde bulmuşsan da
Aşktan başka bir sevgiyle tamamen dolmuşsan da
Bir melek anne diye sarılsa da gel kabülümsün
Zarar
Nicedir sana tek kelam etmedim
Edebimdir, ar ederim bilemezsin
Yıllardır gönülden gülmedim amma
Olmayan saadeti var ederim bilemezsin
Ne talihimin körünü ne bahtımın karasını
Ne gönlümün geçmeyen hasret yarasını
Seninle cennetle cehennemin arasını
Kendime nasıl yer ederim bilemezsin
Saçlarımı mesken etti aklar bir bir
Ki her telinde ne acılar saklar bir bir
Açılır her gece şu ufuklar bir bir
Sabahları nasıl zor ederim bilemezsin
Seninle ne mutlu demlerimiz vardı
Her günümüz ömrümüzde ilkbahardı
Ne vakit seni eller eş diye sardı
O günden beri ah-u zar ederim bilemezsin
Duydum ki bir can daha eklenmiş canına
İmrendim doğmadan o mübareğin kanına
Şimdilerde göğsümün tam sol yanına
Düşen koru nasıl kar ederim bilemezsin
Sensiz saadeti kaderime yazmamış yazan
Beklemem o yüzden mesut geçecek bir an
Böyleymiş dünyada benim için imtihan
Bu sınavda nasıl zarar ederim bilemezsin
İKİ CAN
Bende sevdanın meali sendeki can.
Bende manasız sensiz, tendeki can.
Sen de; nasıl acımasın şimdi bu can?
Bende can kalmadı, sende iki can...
5 Mayıs 2015 Salı
Küllük
Zannetme ki bu alemde her makam sahibi
Makamınca edep, ilim, irfan sahibidir
Bizim makamımız bir döşeklik bu handa
Tek arif varsa cihanda, o da han sahibidir.
Bir yobaz molla tanıdık, ilim hanesinde
Sıfatı ilim sıfatlarının güya yeganesinde
Bin sınav etsen edepten geçmez bi' tanesinde
Sorarsan en büyüğünden bir ünvan sahibidir.
Makamın kibri adamın öyle işlemiş özüne
Tebâsı "it" diye bile gözükmez gözüne
Şeytan mı işemiş o meymenetsiz yüzüne
Böyle bir sıfatın ancak şeytan sahibidir
Biz tebâyız beyim, lakin kulluk etmeyiz
Sen enaniyetinle ez diye yolluk etmeyiz
Yine büyüklük bizim, seni iki pulluk etmeyiz
Sen gibi sahte şeyh böyle dervişân sahibidir.
Ne kusur ettik de bu hakareti bize revâ gördün?
Bu yolu sen ilmin hangi derdine deva gördün?
Haktan bir parça vardı bende, sen masiva gördün
Cüneyt de sen gibi bir emanet can sahibidir!..
Makamınca edep, ilim, irfan sahibidir
Bizim makamımız bir döşeklik bu handa
Tek arif varsa cihanda, o da han sahibidir.
Bir yobaz molla tanıdık, ilim hanesinde
Sıfatı ilim sıfatlarının güya yeganesinde
Bin sınav etsen edepten geçmez bi' tanesinde
Sorarsan en büyüğünden bir ünvan sahibidir.
Makamın kibri adamın öyle işlemiş özüne
Tebâsı "it" diye bile gözükmez gözüne
Şeytan mı işemiş o meymenetsiz yüzüne
Böyle bir sıfatın ancak şeytan sahibidir
Biz tebâyız beyim, lakin kulluk etmeyiz
Sen enaniyetinle ez diye yolluk etmeyiz
Yine büyüklük bizim, seni iki pulluk etmeyiz
Sen gibi sahte şeyh böyle dervişân sahibidir.
Ne kusur ettik de bu hakareti bize revâ gördün?
Bu yolu sen ilmin hangi derdine deva gördün?
Haktan bir parça vardı bende, sen masiva gördün
Cüneyt de sen gibi bir emanet can sahibidir!..
7 Nisan 2015 Salı
KARS'A
Yıllar var ki şu şehr-i virane bana
Bitmek bilmeyen büyük ıstıraptır
Katlanırım da elbet her cefasına
Cefası kutsal, çekmesi de sevaptır
Altı ay bir puslu beyaza bürünür
Sevdalısına o beyaz, gelin görünür
Bir ıslak kefen, ne erir, ne kürünür
Beyazı selamet değil de azaptır
Söverdim belki de toprağına taşına
Basmasaydım ecdadın nurlu naaşına
Sabır gerek demişler imanın başına
Bu beden bu sabra küçük bir kaptır
Şimdi ey rızkımı gurbette bahşedenim
Malumun, gurbete doydu şu bedenim
Tükendi gönlümde derman madenim
Ya sabrımı arttır, ya doğru yola saptır.
Bir ıslak kefen, ne erir, ne kürünür
Beyazı selamet değil de azaptır
Söverdim belki de toprağına taşına
Basmasaydım ecdadın nurlu naaşına
Sabır gerek demişler imanın başına
Bu beden bu sabra küçük bir kaptır
Şimdi ey rızkımı gurbette bahşedenim
Malumun, gurbete doydu şu bedenim
Tükendi gönlümde derman madenim
Ya sabrımı arttır, ya doğru yola saptır.
Kırçiçeği
Şehri bezeyen kırçiçeklerinin kokusunu anlatan şiirler yazacaktım sana.
Fakat kırçiçeklerine senin kokunu anlatmakta kullandım bütün ilhamımı...
Fakat kırçiçeklerine senin kokunu anlatmakta kullandım bütün ilhamımı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)